semaver
New member
Bildiğiniz üzere son birkaç yıldır yükselişte olan dolar ve euro, son 2 ayda daha evvel söyleseler inanmayabileceğimiz düzeylere ulaştı. Biz bu haberi yazarken dolar 16,42 TL ve euro ise 18,45 TL kıymetinde. Kısa müddette gerçekleşen bu zıplamalar günlük hayatta bakkaldan teknoloji dükkanlarına kadar her yerde karşımıza çıkıyor. Apple Store’un yeni meblağları ve otomotiv markalarının güncellenmiş fiyat listeleri ise çok tasa verici.
Bugün ise bu süreç boyunca kullanılan iktisat modeliyle ilgili değerli bir açıklama geldi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), “kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına süratle dönüş yapılması gerektiğini” ve “denenmekte olan modelle belirlenen amaca ulaşılamayacağını” tabir etti.
“Durumdan yaralanması gereken ihracatçı bile ziyan görüyor”
Hükümetin faizleri düşük tutarak ekonomik büyüme elde edip ihracat potansiyelini rekabetçi kur ile sağlamaya yönelik siyasetinin eleştirildiği açıklamada TÜSİAD, şu sözleri kullandı:
“Son periyotta yaşadığımız istikrarsızlıklar kararında, denenmekte olan iktisat programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir. TÜSİAD olarak, bu iktisadi çerçeve çizilmedilk evvelden de, süreç devam ederken de, erken faiz indirimi ile oluşan siyasetlerin istikrarsızlık yaratacağına dair görüşlerimizi hem kamu kurumları tıpkı vakitte kamuoyuyla bir fazlaca sefer paylaştık. Bu sürecin TL’de şiddetli kıymet kaybı, enflasyonda hızlanma, yatırımları, büyümeyi, istihdamı baskılama ve en kıymetlisi ülke olarak fakirleşmemizle sonuçlanma riskini vurgulamıştık. Gerçekten, yeni iktisadi tercihler kapsamında atılan adımların akabinde güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı oluşmuştur.
Bilhassa yurt ortasında dövize olan talebin şiddetli ölçüde yükseldiğini, bunun da var olan tüm ekonomik istikrarları bozduğunu görmekteyiz. İzlenen iktisat siyaseti sırf iş dünyası için değil, tüm vatandaşlarımız için yeni ekonomik sıkıntılar yaratmaktadır. Uzun periyotta de fazlaca daha büyük yapısal sorunlara yol açma riski artmıştır. en çok yaralanması beklenen ihracatçılarımız dahi bu ortamdan ziyan görmektedir. Tüm bunların kararında, son devirde iktisatta oluşan hasarın tespitini yapıp evvela hür piyasa işleyişi çerçevesinde, tüm paydaşların takviyesinin alındığı, genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına süratle dönülmesinin gereği açıktır.
Ülkemizde ‘kurumsuzlaşma’ problemine daha evvel de işaret etmiş, kalkınmamız için gerekli yaklaşımı ‘Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa: İnsan, Bilim, Kurumlar’ isimli çalışmamız ile kamuoyuyla paylaşmıştık. Ülke ekonomimize yarar sağlayacak, öngörülebilirliğin, yatırım ortamının ve kalkınmanın önünü açacak kural bazlı siyasetleri hayata geçirmeliyiz. Kurumların ve kuralların kapsayıcı ve aktif biçimde güçlendirilmesi başta olmak üzere atılacak adımlar ülkemizde itimat ortamının oluşması için elzemdir. TÜSİAD olarak bu istikamette atılacak yanlışsız adımlara katkı vermeye hazırız.”
Bugün ise bu süreç boyunca kullanılan iktisat modeliyle ilgili değerli bir açıklama geldi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), “kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına süratle dönüş yapılması gerektiğini” ve “denenmekte olan modelle belirlenen amaca ulaşılamayacağını” tabir etti.
“Durumdan yaralanması gereken ihracatçı bile ziyan görüyor”
Hükümetin faizleri düşük tutarak ekonomik büyüme elde edip ihracat potansiyelini rekabetçi kur ile sağlamaya yönelik siyasetinin eleştirildiği açıklamada TÜSİAD, şu sözleri kullandı:
“Son periyotta yaşadığımız istikrarsızlıklar kararında, denenmekte olan iktisat programıyla amaçlanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir. TÜSİAD olarak, bu iktisadi çerçeve çizilmedilk evvelden de, süreç devam ederken de, erken faiz indirimi ile oluşan siyasetlerin istikrarsızlık yaratacağına dair görüşlerimizi hem kamu kurumları tıpkı vakitte kamuoyuyla bir fazlaca sefer paylaştık. Bu sürecin TL’de şiddetli kıymet kaybı, enflasyonda hızlanma, yatırımları, büyümeyi, istihdamı baskılama ve en kıymetlisi ülke olarak fakirleşmemizle sonuçlanma riskini vurgulamıştık. Gerçekten, yeni iktisadi tercihler kapsamında atılan adımların akabinde güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı oluşmuştur.
Bilhassa yurt ortasında dövize olan talebin şiddetli ölçüde yükseldiğini, bunun da var olan tüm ekonomik istikrarları bozduğunu görmekteyiz. İzlenen iktisat siyaseti sırf iş dünyası için değil, tüm vatandaşlarımız için yeni ekonomik sıkıntılar yaratmaktadır. Uzun periyotta de fazlaca daha büyük yapısal sorunlara yol açma riski artmıştır. en çok yaralanması beklenen ihracatçılarımız dahi bu ortamdan ziyan görmektedir. Tüm bunların kararında, son devirde iktisatta oluşan hasarın tespitini yapıp evvela hür piyasa işleyişi çerçevesinde, tüm paydaşların takviyesinin alındığı, genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına süratle dönülmesinin gereği açıktır.
Ülkemizde ‘kurumsuzlaşma’ problemine daha evvel de işaret etmiş, kalkınmamız için gerekli yaklaşımı ‘Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa: İnsan, Bilim, Kurumlar’ isimli çalışmamız ile kamuoyuyla paylaşmıştık. Ülke ekonomimize yarar sağlayacak, öngörülebilirliğin, yatırım ortamının ve kalkınmanın önünü açacak kural bazlı siyasetleri hayata geçirmeliyiz. Kurumların ve kuralların kapsayıcı ve aktif biçimde güçlendirilmesi başta olmak üzere atılacak adımlar ülkemizde itimat ortamının oluşması için elzemdir. TÜSİAD olarak bu istikamette atılacak yanlışsız adımlara katkı vermeye hazırız.”