Okey israil ürünü mü ?

Sevecen

New member
Bir Akşam Sohbetinde Başlayan Merak: “Okey İsrail Ürünü mü?”

O akşam, semaverdeki çaydan buhar tütüyor, masanın üzerinde taşlar sessiz bir meydan okuma gibi dizili duruyordu. Kışın erken bastıran soğuğu dışarıyı griye boyarken, evin içinde sıcak bir sohbetin kıvılcımları yanıyordu. “Ya arkadaş,” dedi Murat taşları karıştırırken, “şu okey var ya… Gerçekten İsrail malı mıymış bu?”

Soru masanın ortasına bir taş gibi düştü. Sessizlik… Sonra birden herkesin içinde farklı bir merak uyandı. Çünkü bu sadece bir oyunun kökeni değil, bir toplumun hafızasıyla, duygularıyla ve algısıyla da ilgiliydi.

---

Murat: Stratejik Düşünen Adam

Murat her zamanki gibi analitikti. Zihni bir satranç tahtası gibi çalışırdı. Hemen telefonuna uzandı, birkaç kaynak araştırmaya başladı. “Bakın şimdi,” dedi ciddiyetle, “Okey aslında Rummikub’tan türetilmiş bir oyun. Rummikub’u da 1930’larda Romanya kökenli bir Yahudi olan Ephraim Hertzano geliştirmiş. İsrail’e göç ettikten sonra orada üretmeye başlamış.”

Elindeki taşları sayarken yüzünde o tanıdık ‘bulmaca çözdüm’ ifadesi vardı. “Yani teknik olarak Rummikub İsrail’de ticari bir ürün haline gelmiş, ama bizim oynadığımız okey setleri Türkiye’de üretiliyor. Yani her okey takımı İsrail ürünü değil.”

Murat konuşurken masadaki herkes onun mantıklı yaklaşımını dinliyordu. Ancak konunun kalbi sadece ‘ürün’ meselesi değildi.

---

Elif: Empatinin Sesi

Elif, Murat’ın aksine, olaylara duygusal bir pencereden bakardı. “Ben anlamıyorum,” dedi yavaşça, “neden bir oyunun kökeni bizi bu kadar ilgilendiriyor? Okey dediğimiz şey zaten bizim evimizin bir parçası olmuş. Dedemle akşamları oynadığım okeyin içinde kimseye zarar yoktu. O anın sıcaklığı, kahkahası vardı.”

O an masadaki herkes bir an sustu. Elif’in sesi sakin ama derin bir yankı bırakmıştı. Onun için mesele, bir ürünün üretim yeri değil, o oyunun etrafında kurulan bağların değeriydi. “İnsanları, ülkeleri etiketlerken bazen oyunun masumiyetini unutuyoruz,” dedi.

---

Selim: Şüpheci Zihin

Selim ise her konuda temkinliydi. Okey taşına parmağını vurdu, tık tık... “Ama Elif, bazen böyle şeyleri bilmek de önemli,” dedi. “Ekonomik olarak desteklediğimiz markaların nereden geldiğini, kime kazandırdığını bilmeliyiz. Tamam, belki Türkiye’de üretiliyor ama marka kökeni İsrail’e dayanıyorsa, bu da bir tercihtir sonuçta.”

Murat hemen araya girdi: “Evet ama o zaman hiçbir şeyi oynayamaz, kullanamaz hale geliriz. Her şey birbiriyle bağlantılı artık. Globalleşmiş bir dünyada, üretim zincirleri sınır tanımıyor.”

Elif hafifçe gülümsedi, “İşte erkekler yine çözüm odaklı. Ben sadece masadaki keyfi düşünüyorum, siz dünya ekonomisini tartışıyorsunuz.”

Masada gülüşmeler yükseldi.

---

Bir Okey Masasından Toplumsal Aynaya

Oyun yeniden başladı ama artık taş sesleri arasında başka bir ritim vardı. Murat mantıkla, Selim şüpheyle, Elif duygu ve empatiyle konuşuyordu. Her biri farklı bir dünyanın temsilcisiydi aslında.

Murat’ın zihninde ‘bilgi güçtür’ ilkesi yankılanıyordu. Elif’in kalbinde ‘anlam bağ kurmaktır’. Selim ise ‘gerçekleri bilmeden karar verilmez’ diyordu.

Okeyin kendisi ise bu farklılıkların tam ortasında duruyordu; sanki toplumun minyatür bir modeli gibiydi. Stratejiyle duygunun, analizin ve sezginin harmanlandığı bir masa…

---

Kökenler, Anlamlar ve Birlikte Oynamanın Gücü

Gerçekte “Okey İsrail ürünü mü?” sorusunun cevabı teknik olarak evet ve hayır arasında gidip geliyor. Oyun fikri İsrail’e göç eden bir mucitten çıkmış ama Türkiye’de o kadar benimsenmiş ki artık yerli kültürün bir parçası olmuş. Türk üreticiler okey setlerini, masalarını, taşlarını yıllardır yerli malzeme ve el emeğiyle yapıyor.

Yani bugün aldığın okey takımı büyük olasılıkla Eskişehir’de, İzmir’de veya İstanbul’da bir atölyede üretilmiş. Ancak fikrin kökeni bir zamanlar İsrail’de ticari bir form kazanmış.

Böylece masadaki tartışma bir kültürel gerçeğe dönüştü: Bir ürünün doğduğu yer, onun kimliğini belirlese de; onu kullanan toplumun anlam yüklemesi o ürünü dönüştürür.

---

Kadınlar, Erkekler ve Dengenin Hikayesi

O akşamın sonunda Murat stratejik bir rahatlama hissediyordu; bilgiye ulaşmış, bir belirsizliği çözmüştü. Selim hâlâ aklının bir köşesinde ekonomik tarafı tartıyordu. Elif ise fincandaki son çay yudumunu içip sessizce gülümsedi.

“Biliyor musunuz,” dedi, “belki de asıl mesele hangi ülkenin ürünü olduğu değil, birlikte oynayabildiğimiz tek şeyin okey olması.”

O an Murat bile başını eğip gülümsedi. Çünkü Elif haklıydı. Erkekler çözüm ararken, kadınlar ilişki kuruyordu. Ve ikisi birleştiğinde, okey taşlarının tıkırtısında hem strateji hem sıcaklık vardı.

---

Sonuç: Bir Masanın Etrafında Öğrendiklerimiz

Okey’in kökeni belki İsrail’e dayanıyor, ama hikâyesi artık milyonlarca Türk evinin içinde, kahve kokan akşamlarda yazılıyor. Murat gibi düşünenler için bilgi önemlidir; Selim gibiler için farkındalık; Elif gibiler içinse paylaşılan anların değeri.

Bir masa, dört sandalye ve birkaç taş...

Ama arkasında kimlik, tarih, duygu, strateji, merak ve dostluk…

Belki de okeyin en güzel yanı, bizi düşündürürken bir arada tutmasıdır. Çünkü bazen bir oyun sadece oyun değildir — bir toplumun aynasıdır.
 
Üst