Mak mek eki nedir ?

Murat

New member
“Mak/Mek Eki Nedir?” Sadece Mastar mı, Düşünme Biçimi mi?

Selam forumdaşlar,

Bugün ortalığı biraz karıştırmak istiyorum: “-mak/-mek eki nedir?” diye sorduğumuzda verdiğimiz cevap sadece “mastar eki” olmasın. Bence bu ek, Türkçede eylemi kavramlaştırmanın, yani canlı bir hareketi cam kavanoza koyup “şeyleştirmenin” en kestirme yolu. Ve bu kolay yol, hem öğretimde hem yazımda hem de düşünme hızımızda bizi tembelleştiriyor olabilir. Evet, “okumak, yazmak, yürümek” güzel; ama “okumak” dediğimiz anda fiili nesneleştirip risklilikten arındırıyoruz. Tartışılsın istiyorum.

---

Kısa Tanımın Konforu: Mastar, Rahat Koltuk

Okullarda öğretilen standart tanım: “-mak/-mek mastar ekidir; fiilden isim yapar.” Doğru. “Yaz-mak güzel”, “Yürü-mek sağlıklıdır.” Bu cümlelerde fiil isimleşerek tümleç ya da özne olabiliyor. Yani ek, işlevsel bir adaptör.

Ama mesele şu: Bu adaptör, düşünmeyi “eylemsizleştiren” bir priz gibi de çalışıyor. “Okumayı seviyorum” dediğimde, okumayı somut bir nesneye dönüştürüyorum; eylemi akışından koparıp vitrine koyuyorum. Bu, özellikle yazı dilinde canlı anlatımı törpülüyor. “Her gün iki saat kitap okurum” yerine “Okumayı seviyorum” deyince, ritim düşüyor; eylem yerine hakkında konuşulan bir “şey” kalıyor.

Provokatif soru: Eylemleri kavramlaştırdıkça davranışlarımızı ertelemeye daha mı yatkın oluyoruz?

---

Stratejik Zihin vs. Empatik Zihin: “Mert” ve “Ece”nin Masası

Bir toplantı düşünün: Mert (stratejik, problem çözücü) “Hedeflerimizi netleştirmek” der; Ece (empatik, insan odaklı) “Paylaşmayı kolaylaştırmak” der. İkisi de -mak/-mek’li adım öneriyor ama niyetleri farklı.

Mert için “netleştirmek” ölçülebilir bir çıktı, KPI’si var. Ece için “kolaylaştırmak” insan deneyimine dokunan bir süreç. Aynı ek, iki zihin için iki ayrı optik.

Sorun nerede? -mak/-mek, niyeti parlatıp sorumluluğu muğlaklaştırabiliyor. “İletişimi geliştirmek” kim, ne zaman, nasıl? Mert soruyor: “Kimin görevi, hangi tarihe kadar, hangi metriğe göre?” Ece soruyor: “Kimin hisleri dikkate alındı, kimin sesi duyuldu?”

Bu yüzden -mak/-mek’li hedefler, plan ve duyguyu birlikte taşırsa anlamlı. Aksi hâlde “geliştirmek”, “artırmak”, “iyileştirmek” gibi soyut etiketler, raporların vitrin süsüne dönüşüyor.

Provokatif soru: “İyileştirmek” yazınca içimiz mi rahatlıyor, yoksa gerçekten bir şey mi değişiyor?

---

Öğretimdeki Kör Nokta: “Fiilden İsim” Demek Yetiyor mu?

Sınıfta genellikle şunları duyuyoruz: “-mak/-mek fiilden isim yapar; cümlede özne/nesne tümleci olur.” Peki ya tartışmalı noktalar?

1. Kavramsallaştırma Aşırılığı:

“Planlamak önemlidir” ← Bu cümle, gerçek eylemden kaçış bile olabilir. “Yarın plan yapacağız” demek bile somutken, “Planlamak önemlidir” evrenselleştirilmiş, sorumluyu saklamış bir önerme.

2. Zincirleme Nominalizasyon:

“Geliştirmek için değerlendirme sürecinin başlatılması” gibi öbeklerde eylem gömülüyor. Okur, kim-ne-zaman sorularını kaybediyor. Türkçe, yalın ve hareketli akışa yatkınken, -mak/-mek yığılması metni hantallaştırıyor.

3. Gerund/Participle Kıskançlığı:

İngilizcedeki “to read / reading” ayrımıyla Türkçede karşılık tutturmak için bazen -mak/-mek’e aşırı yük biniyor. “Okumak” her iki işlevi de üstlenmeye çalışınca dilde tek boyutlu bir çözüme saplanıyoruz.

4. Söylemde Güç Dinamiği:

“-mak/-mek gerekir” yapısı, buyurganlığı yumuşatıp sorumluluğu dağıtıyor: “İletişim kurmak gerekir.” Kim kuracak? Ne zaman?

Provokatif soru: Öğretim materyallerimiz, -mak/-mek’i kolay formül diye abartarak öğrencinin cümle kurma cesaretini köreltiyor olabilir mi?

---

İyi Kullanımın Şifreleri: Eylemi Nesneleştir, Ama Canı Kalsın

Eleştirdim diye çöpe atalım demiyorum. -mak/-mek olmadan olmaz. Peki nerede parlıyor?

- Başlık ve Tema Belirleme: “Yürümek Üzerine Notlar” — konu çerçevesini temiz çizer.

- Soyutlama Gereken Yerler: “Üretmek, toplumsal refahın anahtarıdır.” — tanım ve ilke cümlelerinde verimli.

- Denge Cümleleri: “Okumak zordur; ama okudukça düşünme esner.” — yorumu taşıyan, ritmi olan cümle.

Kural önerisi: -mak/-mek bir cümlede belirdiyse, yakın çevresinde en az bir somut fiil de olsun.

Kötü: “İletişimi geliştirmek için planlamak önemlidir.”

Daha iyi: “İletişimi geliştirmek için bugün üç kişiden geri bildirim istiyoruz; yarın planı yazıya döküyoruz.”

Mert bakışı: “Hedefi -mak/-mek’le adlandır, icra kalemlerini çekimlenmiş fiille belirle.”

Ece bakışı: “-mak/-mek’le niyeti görünür kıl, insan hikâyesine çekimlenmiş fiille yer ver.”

Provokatif soru: Bir paragrafta kaç tane -mak/-mek kaldı? Çekimlenmiş fiil sayısından fazla mı?

---

Tartışmalı Alanlar: Stil, Hukuk Dili, Akademik Dil

- Stil: Edebiyatta -mak/-mek, çağrışımı yükseltebilir: “Uzanmak, susmak, beklemek…” Ama fazlası, mırıldanma etkisi yaratır. Her şey soyut bir sisin içinde kalır.

- Hukuk Dili: Belirsiz özne/yüklem, kasti olabilir: sorumluluğu kurumlaştırır. Ancak yurttaşın erişilebilirliğini düşürür.

- Akademik Dil: “İncelemek, tartışmak, ortaya koymak” kalıpları, metodolojiyi steril gösterir; fakat eylemi failden koparır. Eleştirel yazıda gerekliyse bile, bulgular bölümünde çekimlenmiş fiil şarttır.

Provokatif soru: Anlaşılır olmak mı daha demokratik, yoksa steril olmak mı daha güven verici?

---

Zayıf Yönler: Sorumsuzluk Sığınakları

1. Faili Gizleme: “Yanlışları gidermek gerekiyor.” Kim giderecek?

2. Zamanı Buluşturamama: “Başlatmak üzereyiz” — ne zaman? “Üzere”nin arkasına saklanan boşluk.

3. Niyet Enflasyonu: “İyileştirmek, geliştirmek, artırmak” üçlüsü, raporda yer kaplar; sahada yer açmaz.

Öneri: -mak/-mek’li her cümle için kendinize üç soru sorun: Kim? Ne zaman? Neye göre? Üçünden biri eksikse cümle, muhtemelen eylem değil, temenni anlatıyor.

---

Karşılaştırmalar: Yapmak mı, Yapıyor Olmak mı?

Türkçe, esnek bir dil. “Plan yapmak” ile “planlıyoruz” arasında anlam farkı var: ilki kavram, ikincisi eylemde süreklilik. -mak/-mek, dilde başlangıç çizgisi çizer; ama yarış pistine çıkmak için çekimlenmiş fiile ihtiyaç var.

Forumdaki tartışmalarda da görüyorum: “Eleştirmek gerekiyor” yazıyoruz, sonra altına eylem gelmiyor. O yüzden önerim: Eleştiri yazılarında -mak/-mek’i tez cümlelerine saklayın, kanıt cümlelerinde yüklemi çekimleyin.

Provokatif soru: Bir argümanınızın kanıtı -mak/-mek’li ad öbeklerinden mi, yoksa sahiden yapılmış işleri anlatan fiillerden mi oluşuyor?

---

Pratik Mini Kılavuz: Kaldır, Çevir, Somutla

- Kaldır: Cümlende ilk -mak/-mek’i geçici kaldır. “Paylaşmak değerli” → “Paylaşım değerli.” Hâlâ soyutsa, eylem ekle.

- Çevir: “Geliştirmek amacıyla” → “Bugün şunu yapıyoruz ki gelişsin.”

- Somutla: “İyileştirmek” → “Hata oranını %10 düşürmek.”

- Dengele: Bir paragrafta -mak/-mek’li en fazla iki ad öbeği; geri kalanı çekimlenmiş fiil.

Mert’in taktiği: Ölçü ve tarih ekle.

Ece’nin önerisi: Yüz ve hikâye ekle. “Geri bildirim almak” yerine “Ayşe’den bugünkü deneyimini duymak.”

---

Ateşi Yakacak Sorular

1. -mak/-mek’li cümleler, yöneticilerin hesap vermesini zorlaştırıyor mu?

2. Akademik metinlerde -mak/-mek enflasyonu, düşüncenin keskinliğini azaltıyor mu?

3. Eğitimde -mak/-mek’i erken ve aşırı öğretmek, öğrencinin canlı Türkçe kurma refleksini törpülüyor mu?

4. Ekip iletişiminde “yapmak” yerine “yapıyoruz” demek, sorumluluğu görünür kılıyor mu?

5. Edebiyatta -mak/-mek tekrarları, şiirsellik mi, yoksa uyuşukluk mu yaratıyor?

---

Son Söz: Eki Savur, Eylemi Koru

“-mak/-mek nedir?” sorusuna ezber cevap verip geçebiliriz: mastar eki, fiilden isim yapar. Ama forumda ezbere razı olmayalım. Bu ek, düşünceyi ambalajlıyor—ihtiyacımız var; fakat ambalajı açmazsak ürün çürür.

Mert’in stratejisiyle hedefi netleştirip sorumluluğu tarihe bağlayalım; Ece’nin empatisiyle eylemi insan yüzüne sabitleyelim.

Kural basit: -mak/-mek niyeti adlandırır, çekimlenmiş fiil hayat verir. Niyeti çivile, eylemi yürüt.

Şimdi sizdeyiz: Metinlerinizde en çok nerede -mak/-mek’e sığınıyorsunuz? Bir örnek paragraf paylaşın; birlikte “temenniden eyleme” çevirip tartışalım. Hararet serbest, saygı şart.
 
Üst