Self Perception Teorisi Nedir ?

Sevecen

New member
Self Perception Teorisi Nedir?

Self Perception Teorisi, insanların kendileri hakkındaki inanç ve görüşlerini, davranışlarına bakarak nasıl şekillendirdiğiyle ilgili bir psikolojik teoridir. 1972 yılında sosyal psikolog Daryl Bem tarafından geliştirilen bu teori, bireylerin içsel duygularını ve tutumlarını doğrudan gözlemleyerek anlamaya çalıştıklarını öne sürer. Geleneksel olarak, duygular ve tutumlar insanların içsel birer deneyimi olarak kabul edilse de, Self Perception Teorisi, bireylerin kendi davranışlarını gözlemleyerek bu duyguları ve tutumları anlamaya çalıştıklarını iddia eder.

Self Perception Teorisi’nin temel varsayımı, bireylerin herhangi bir durum karşısında kendilerini daha iyi anlayabilmek için dışsal ipuçlarına, yani kendi davranışlarına başvurduklarıdır. Bu teori, özellikle insanların tutumlarının zamanla değişebileceğini ve çevresel faktörlerin bu tutumları şekillendirebileceğini savunur.

Self Perception Teorisinin Temel İlkeleri

Self Perception Teorisi, birkaç temel ilkeye dayanır. Öncelikle, bir kişi belirli bir davranışı sergilediğinde, bu davranışı ne kadar bilinçli ve isteyerek yaptığına bakılmaksızın, bu davranış kişi tarafından, o davranışla ilgili bir tutum ya da duygu geliştirmenin bir yolu olarak anlaşılabilir. Örneğin, bir kişi sevmediği bir işi yaparken, bu işi yaparken hissettiği rahatsızlığı gözlemler ve bu rahatsızlık, o kişiye belirli bir duygu ya da tutum kazandırabilir.

Bir diğer önemli ilke, davranışlar ile duygular arasındaki ilişkinin belirli bir bağlamda ortaya çıkmasıdır. Bu, bireylerin davranışlarını gözlemleyerek belirli tutumlar geliştirmelerine yol açabilir. Bu gözlem, kişisel tutumların sadece içsel düşünceler değil, çevresel etkenler ve kişisel davranışlar yoluyla şekilleneceği anlamına gelir.

Self Perception Teorisi ve Tutumlar Arasındaki İlişki

Self Perception Teorisi’nin en önemli bileşenlerinden biri, davranışların tutumlarla olan ilişkisidir. Teori, bir kişinin tutumlarını gözlemleyerek, bu kişinin içsel dünyası hakkında çıkarımlar yapabileceğimizi savunur. Bu durum, özellikle kişilerin kendi duygularını ve düşüncelerini anlamada zorlandığı zamanlarda geçerlidir. Örneğin, bir kişi dışarıdan biri tarafından nasıl algılandığına dair net bir görüşe sahip değilse, kendi davranışlarını gözlemleyerek bu algılamayı gerçekleştirebilir.

Birçok araştırma, davranışların bireylerin tutumlarını şekillendirme üzerindeki güçlü etkisini ortaya koymuştur. Bu etkiler, bireylerin kendilerine dair inançlarını gözlemlerken, bir tür "geri bildirim" olarak çalışır. Örneğin, kişi sürekli olarak yardım ettiği bir grup içerisinde yer alıyorsa, kendisini yardımsever bir insan olarak algılayabilir. Bu davranış, kişinin içsel bir tutumunu – yani yardımseverlik – ortaya çıkarır. Ancak bu tür çıkarımların, kişinin tutumlarına ya da davranışlarına yönelik ne kadar gerçekçi olduğu sorgulanabilir.

Self Perception Teorisi ve Davranışsal Etkiler

Self Perception Teorisi’nin önemli bir yönü de, bireylerin tutumlarını değiştirme ya da yeni tutumlar geliştirme süreçlerini nasıl şekillendirdiğidir. İnsanlar, bir davranışı kendilikleriyle uyumlu ya da uyumsuz bir şekilde gözlemlediklerinde, bu davranışı bir nevi içselleştirebilirler. Bu da kişilik ve tutum değişimlerine yol açabilir.

Örneğin, bir kişi, sosyal bir etkinlikte çok aktif davrandığında, bu davranış sonucunda kendini daha sosyal biri olarak görmeye başlayabilir. Bu tür davranışsal değişiklikler, zaman içinde kalıcı tutum değişikliklerine yol açabilir. Yani, bireyler kendilerini, kendi davranışlarını gözlemleyerek yeniden tanımlayabilirler. Bu süreç, özellikle özgüvenin arttığı ya da değiştiği durumlarda belirgin hale gelir.

Self Perception Teorisi ve Duyguların Gelişimi

Self Perception Teorisi, insanların duygularını anlamalarında da etkili bir rol oynar. Geleneksel psikolojik yaklaşımlar, duyguların içsel bir deneyim olduğunu savunurken, Self Perception Teorisi, duyguların bireylerin davranışları ve dışsal gözlemleri üzerinden şekillendiğini öne sürer. Örneğin, bir kişi sürekli olarak korku içeren bir durumda kendini buluyorsa, bu kişi zamanla bu durumu korkutucu olarak tanımlayabilir. Kişinin yaşadığı dışsal uyarılar, onun içsel duygusal deneyimlerini anlamasına yardımcı olabilir.

Self Perception Teorisi ve Sosyal Psikoloji İçindeki Yeri

Self Perception Teorisi, sosyal psikoloji literatüründe önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu teori, bireylerin kendi davranışlarını gözlemleyerek kendiliklerini ve tutumlarını nasıl şekillendirdiğini anlamamıza olanak tanır. Ayrıca, insanların sosyal çevreleriyle olan etkileşimlerinin, kişisel inanç ve duygular üzerindeki etkisini açıklar. Bir kişinin kendilik algısı, büyük ölçüde sosyal etkileşimlerle şekillenir ve bu etkileşimlerin doğru bir şekilde anlaşılması, insanların psikolojik dinamiklerini anlamada önemlidir.

Self Perception Teorisi ile İlgili Yaygın Sorular

1. **Self Perception Teorisi ile ilgili en önemli özellik nedir?**

- Self Perception Teorisi’nin en önemli özelliği, bireylerin davranışlarını gözlemleyerek tutumlarını ve duygularını şekillendirebilmeleridir. Bu, duyguların içsel bir deneyim olarak kabul edilmesinin ötesine geçerek, dışsal ipuçlarının ve gözlemlerin de önemli olduğunu savunur.

2. **Self Perception Teorisi, bireylerin tutumlarını nasıl değiştirir?**

- Kişiler, tutumlarını değiştirmek istediklerinde, davranışlarında değişiklikler yaparak bu değişikliği içselleştirebilirler. Örneğin, daha çevreci bir tutum geliştirmek isteyen bir kişi, çevre dostu davranışlar sergileyerek, zaman içinde kendini bu konuda daha duyarlı olarak algılayabilir.

3. **Self Perception Teorisi hangi psikolojik alanlarda kullanılır?**

- Self Perception Teorisi, sosyal psikoloji, kişilik psikolojisi ve duygu araştırmalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle insanların kendilik algıları, tutum değişiklikleri ve sosyal etkileşimlerin psikolojik analizlerinde önemli bir yere sahiptir.

4. **Self Perception Teorisi diğer teorilerle nasıl bir ilişki içindedir?**

- Self Perception Teorisi, diğer psikolojik teorilerle etkileşim içindedir. Örneğin, klasik davranışçı yaklaşımlar ile benzerlikler gösterse de, tutumların bireysel iç gözlemle şekillendiğini savunarak daha fazla içsel süreçleri vurgular. Ayrıca, kognitif disonans teorisi ile de bağlantılıdır, çünkü insanlar bazen tutumları ile davranışları arasındaki uyumsuzlukları gidermek için davranışlarını değiştirme eğilimindedir.

Sonuç

Self Perception Teorisi, bireylerin davranışlarını gözlemleyerek kendileri hakkında nasıl anlamlar ürettiklerini ve tutumlarını nasıl şekillendirdiklerini açıklayan önemli bir teoridir. Bu teori, özellikle sosyal psikoloji alanında, kişisel tutumların ve duyguların çevresel faktörler ve bireysel davranışlarla nasıl etkileşime girdiğini anlamada büyük katkı sağlar. İnsanların davranışlarını gözlemleyerek içsel dünyalarına dair önemli çıkarımlar yapabilmeleri, onların psikolojik gelişimini anlamak için kritik bir yöntem sunar.
 
Üst