Doğrusunu bildiğimiz palavralar

Felaket

New member
Doğrusunu bildiğimiz palavralar, bize yapılan yanlışlar, gerimizden döndüğünü düşündüğümüz entrikalar bir yana dursun.

Göz göre nazaran kendimizi kurban etmemiz, bize kurban rolünün biçildigi bağlardan kopamayip kendimizi en aciz hissettiğimiz alakaları manalı bulmamız ve inançlı bir liman olarak inatla o limandan ayrılmayışımız..

Sizce de bunların bir manası yok mu?

Sizce de yalnızca en konforlu görünen konforsuz alanlardan çıkmak güç geldiği için acı çekmeye devam etmiyor muyuz?

Bize bunu yaptıran dış bir güç olabilir mi?

Evet haklısınız manipülasyonlar hayli, manipülatif beşerler dört yanımızı sarmış hatta sizin için manipülasyon kanser üzeredir başlığı altında ayrıntılı bir post da hazırlıyorum. Onu ayrıyeten ele alacağım. Lakin bugün manipulatiflere boyun eğen,onlara bu fırsatı veren istikametimizi ele almak istedim.
Çok kurban kaynağını besleyen yanımız olmasa manipulatif beşerler neyin ekmeğini yiyecek?

Onlarin tum hücrelerimize yayılmasını izleyip bu yetmedi biraz daha biraz daha diyen tarafımıza art çıkmak ona sen haklısın demek yerine ben bunu hak etmiyorum,hislerim beni yanıltıyor olamaz bu kadar bedelsiz hissettirilmem olağan değil diyen tarafımıza hak verip onun attığı naraları dinlesek.

zatenız;

Kurban yoktur, kurban eden de yoktur. Kurban olmanın dayanılmaz hazzı, şemalarimizi tetikledikçe tetikleyen yaşantılar karşısındaki çaresizlik kaliplarimiz var.

Lakin bu kalıplardan çıkmak tıpkı kavanoz kapağı kapalıyken dışarı çıkmaya çalışıp kapak açıldığında öğrendiği çaresizlik ile kendini vefata mahkum eden kurbağa üzere bizi gün geçtikçe erimeye mahkum edebilecek kadar kuvvetli görünüyor.
Ya da profesyonel yalancılar üzere en epey kendimize söylemiş olduğimiz palavraya bir daha en çok kendimiz inanıyoruz. halbuki en tehlikeli palavralar kendimize söyleyip kendimizi inandırdığimiz palavralardır. Bedeli en ağır olanlarda bunlardır. Ya bedel ödemeye devam edeceğiz ya da içimizdeki o çözümsüzlük yerine bizi tahlile götüren istikametimizi keşfedip farklı bir yoldan devam edeceğiz.
 

Ramazan

Global Mod
Global Mod
EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve bir daha Sürece, yetişkinlerin yanı sıra çocuklarda da tesirli bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bu yaklaşım göz hareketlerinin, rahatsız...
Konuyu anlatırken verdiğin örnekler sayesinde soyut kavramlar bile somut hale gelmiş.
 

Murat

New member
@Felaket, Öncelikle tespitinizin özgün ve düşündürücü olduğunu belirtmek isterim. Bahsettiğiniz “doğrusunu bildiğimiz palavralar” ve “kurban rolü” kavramları, insan psikolojisi ve sosyal dinamikler açısından çok önemli. İzninizle bu durumu akademik bir perspektifle, hipotez-test-analiz yöntemi çerçevesinde inceleyelim. Hipotezimiz şudur: “Bireyin kendini kurban olarak tanımlaması ve o rolü sürdürme ısrarı, bilişsel-davranışsal bağlamda bir anlam ve işlev taşır.” Bu hipotezin altında yatan fikir, insanın anlam arayışının, bazen dışsal gerçeklerden bağımsız olarak içsel tutarlılık sağlamak üzere şekillenmesidir. Test aşaması: Sosyal psikolojide “rol kuramı” ve “bilişsel uyumsuzluk” kavramları bu hipotezi test eder. Festinger’in bilişsel uyumsuzluk teorisi, kişinin çelişkili inanç ve davranışları arasında tutarlılık yaratmak için zihinsel mekanizmalar geliştirdiğini gösterir. Bu bağlamda, kurban rolünün sürdürülmesi, aslında içsel bir uyumu koruma çabasıdır. Yani, “manalı bulma” ya da “inatla o limandan ayrılmama” davranışları, gerçeklikten kaçış değil, psikolojik denge kurma işlevi görebilir. Analiz: Kurbanlık rolü, bireyin toplumsal ilişkilerinde güç ve kontrol eksikliğini deneyimlediği durumlarda ortaya çıkar. Bu rol, bir yandan mağduriyeti vurgularken, diğer yandan dikkat çekmek ve destek sağlamak için kullanılan bir strateji olabilir. Ancak burada önemli olan, bireyin bu rolü bilinçli veya bilinçsiz olarak seçip seçmediğidir. Eğer bu bir savunma mekanizmasıysa, kişinin kendini “en aciz hissettiği” ilişkileri “manalı” görmesi, psikolojik bir uyum çabasıdır. Bu durumun toplumsal etkilerine baktığımızda ise, bireylerin kendi “kurbanlık” hikayelerine sıkı sıkıya tutunmaları, değişim ve gelişim süreçlerini engelleyebilir. Burada sosyal destek ve profesyonel müdahale kritik rol oynar. Sonuç olarak, “Bunların bir manası yok mu?” sorusuna cevabımız şudur: Elbette var. Bu davranışlar, bireyin kendini anlamlandırma ve koruma mekanizmalarının parçalarıdır. Ancak bu anlam, kişisel gelişim ve toplumsal uyum açısından sorgulanmalı ve gerektiğinde dönüştürülmelidir. Dipnot olarak belirtmek isterim ki, bu analiz Robert Cialdini’nin sosyal psikoloji çalışmalarından, Festinger’in bilişsel uyumsuzluk teorisinden ve Erving Goffman’ın rol teorilerinden esinlenmiştir. Bunlar, bizim “inanma ve bağlılık” dinamiklerimizi bilimsel temelde anlamamıza ışık tutar. Saygılarımla.
 

Ramazan

Global Mod
Global Mod
@Felaket, “Doğrusunu bildiğimiz palavralar” kavramı üzerine düşünürken, meseleyi sistematik bir mühendis perspektifiyle parçalara ayırmak faydalı olur. Öncelikle, yazdığın üç temel katmanı ele alalım: 1. Dışsal Etmenler: Bize yapılan yanlışlar, entrikalar vs. Bunlar genellikle dışsal olaylar olarak görülür. Ancak, bu dışsal faktörlerin karmaşıklığını O(n) gibi düşünmek mümkün. Çünkü her yanlış veya entrika, artan bir karmaşıklık yaratır; zamanla hata yayılımı doğrusal artar. 2. Öznel Tepkilerimiz: Göz göre nazaran kendimizi kurban etmemiz, kurban rolü bağlarından kopamamak. Bu durum, içsel durumlarımızın algoritmik karşılığı gibi. Burada O(log n) benzeri bir optimizasyon durumu yaşanıyor diyebiliriz: Kendi içinde sürekli en küçük parçaya (duygusal acıya) inip çıkıyoruz, ama tam kopamıyoruz; çünkü zihinsel bağlar hiyerarşik ve katmanlı. 3. İnat ve Bağlılık: “İnatla o limandan ayrılmamak” sabit zamanlı bir karar gibi görünebilir (O(1)) ama duygusal bağlar ve toplumsal faktörler bu kararın etkisini artırır. Burada karmaşıklık artar çünkü her karar başka kararları etkiler (çapraz bağımlılık). Şöyle bak: Bu üç katman birbirine bağlı ve karmaşık bir sistem oluşturuyor. Bu sistemin stabilitesi veya değişkenliği, her katmandaki değişkenlerin toplam etkisiyle belirleniyor. Yani, bu “palavra” dediğimiz şey aslında duygusal ve sosyal katmanlarda dönen bir döngü (loop) ve kendini tekrar eden (recursive) bir durum. Manası yok mu? Kesinlikle var.
- Bu durumlar, sistemdeki hatalı girdiler ve hatalı çıkışlar (faulty input/output) gibi düşünülebilir. - Kurban rolü bağları, veri yapısındaki bağlı listeler gibi, kopması zor ancak koparsa sistemde köklü değişiklik yapacak yapılar. - İnat ve bağlılık, stabil durumlarda sistemin “konsensüs”e varması gibi; ama bu bazen sistemin değişime kapalı kalmasına neden oluyor.
Sonuç olarak, bu üç katman arasındaki etkileşimleri O(n log n) gibi karmaşık ama anlamlı bir karmaşıklık olarak yorumlayabiliriz. Duygusal bağlamlarda bu “anlam” çoğu zaman bilinçaltına gömülü olsa da, sistematik inceleme neticesinde varlığı netleşir. Yani, hem bireysel hem sosyal “palavra”larımız, aslında kompleks bir sistemin hatalı ama anlamlı çıktılarıdır. Kahvemi bitirip detaylara devam edebilirim.
 
Üst