KADINA YÖNELİK ŞİDDET
Şiddet, güç ya da baskı kullanması içeren bir davranış biçimidir ve ikincil bir
kişinin güç kullanmasına yöneliktir. Şiddet, cinsel taciz, kelamlı taciz, ruhsal şiddet ya
da fizikî şiddet üzere farklı formlar içerebilir, bunlardan yalnızca birinin olduğu üzere bir
kaçını tıpkı anda da barındırabilir, kısa periyotlu ya da uzun dönemli- kesintisiz de
olabilir. Şiddet sıklıkla tanıdığımız bireylerden geldiği üzere sıklıkla da erkekler
tarafınca bayanlara uygulanmaktadır. Aile içi şiddet ise aile üyelerinden biri
tarafınca birebir ailedeki bir başka üyenin hayatını fizik yahut ruhsal bütünlüğü veya
bağımsızlığını tehlikeye sokan, kişiliğine yahut kişilik gelişmenine önemli boyutlarda zarar
veren hareket yahut ihmaldir. Günümüzde aile içi şiddet ya da bayana yönelik şiddet fazlaca
yaygın olmakla birlikte bunun bayan tarafınca gizlenmesi, reddedilmesi,
değiştirilmeye çalışılması ve diğerleri tarafınca güzel bir eş olamamakla suçlanma
korkusu ve bu yüzden şiddeti hak ettiği olgusu da yaygındır. Dünya genelinde her 3
bayandan 1i şiddet görmektedir ve bayanların %20-30 u hayatlarının bir döneminde
şiddete maruz kalmıştır
Şiddete maruz kalan bireylerde endişe, tasa, uyumada kuvvetlik, sonluluk gibi
değişmeyen durumların olmasının yanı sıra öfke, suçluluk duygusu, utanç gibi
hisler da barınır. Ayrıyeten, yeme bozuklukları ve “daha âlâ bir eş olma çabası” gibi
davranışlar da, şiddete maruz kalan bayanlarda çoğunlukla görülen fikir ve davranış
biçimidir.
Şiddet uygulayan bireyler, sıklıkla, geçmişlerinde de şiddete maruz kalmış
şahıslardır ve şiddetin var olduğu ailelerde yetiştiği gözlenmektedir. Alkol yahut madde
kullanması, kişilik bozuklukları ya da psikiyatrik hastalığı bulunan bireylerde şiddet
uygulama daha çoğunlukla görülmüştür. Şiddet uygulama niçinleri içinde,
engellenme, stress, problemle baş etme hünerinin eksikliği ve düşük öz hürmet da
sayılabilir.
Ülkemizde, 1998 yılında kabul edilen 4320 sayılı Aile’nin Korunmasına Dair
Kanun, eşine şiddet uygulayan kişinin 6 aya kadar meskenden uzaklaştırılması, telefonla
taciz etmemesi üzere cezaların yanında nafaka vermesi üzere kurallar da içermektedir.
Ayrıyeten, şiddete maruz kalan bayanlar için dayanışma, tedbire ve engelleme amaçlı
kurulan dernekler, vakıflar, sivil toplum örgütleri ve bayan sığınma meskenleri mevcuttur.
Bayan Haklarını Muhafaza Derneği, Mor Çatı Bayan Sığınağı Vakfı, AÇEV – Anne
Çocuk Eğitim Vakfı, MAZLUMDER, Aralık Derneği, İstanbul Barosu Bayan Hakları
Uygulama Merkezi, Yeni Tahliller Derneği, bayanın Emeğini Kıymetlendirme Vakfı
bunlardan birkaçıdır.
Son olarak, aile içi şiddetle baş etmek için, mağdurların bunu kabullenerek
sıhhat işçileriyle, derneklerle, sivil toplum örgütleriyle ya da yetkili kişilerle
bağlantıya geçmelidir ve bu tarafta bir çalışma başlatılmalıdır. Unutulmamalıdır ki;
şiddet bir hatadır ve bunun önlenilmesi ve engellenilmesi gerekir.
Sağlıksız bir bağla oyun oynamayın ve SUSMAYIN, DUR DEYİN…
Şiddet, güç ya da baskı kullanması içeren bir davranış biçimidir ve ikincil bir
kişinin güç kullanmasına yöneliktir. Şiddet, cinsel taciz, kelamlı taciz, ruhsal şiddet ya
da fizikî şiddet üzere farklı formlar içerebilir, bunlardan yalnızca birinin olduğu üzere bir
kaçını tıpkı anda da barındırabilir, kısa periyotlu ya da uzun dönemli- kesintisiz de
olabilir. Şiddet sıklıkla tanıdığımız bireylerden geldiği üzere sıklıkla da erkekler
tarafınca bayanlara uygulanmaktadır. Aile içi şiddet ise aile üyelerinden biri
tarafınca birebir ailedeki bir başka üyenin hayatını fizik yahut ruhsal bütünlüğü veya
bağımsızlığını tehlikeye sokan, kişiliğine yahut kişilik gelişmenine önemli boyutlarda zarar
veren hareket yahut ihmaldir. Günümüzde aile içi şiddet ya da bayana yönelik şiddet fazlaca
yaygın olmakla birlikte bunun bayan tarafınca gizlenmesi, reddedilmesi,
değiştirilmeye çalışılması ve diğerleri tarafınca güzel bir eş olamamakla suçlanma
korkusu ve bu yüzden şiddeti hak ettiği olgusu da yaygındır. Dünya genelinde her 3
bayandan 1i şiddet görmektedir ve bayanların %20-30 u hayatlarının bir döneminde
şiddete maruz kalmıştır
Şiddete maruz kalan bireylerde endişe, tasa, uyumada kuvvetlik, sonluluk gibi
değişmeyen durumların olmasının yanı sıra öfke, suçluluk duygusu, utanç gibi
hisler da barınır. Ayrıyeten, yeme bozuklukları ve “daha âlâ bir eş olma çabası” gibi
davranışlar da, şiddete maruz kalan bayanlarda çoğunlukla görülen fikir ve davranış
biçimidir.
Şiddet uygulayan bireyler, sıklıkla, geçmişlerinde de şiddete maruz kalmış
şahıslardır ve şiddetin var olduğu ailelerde yetiştiği gözlenmektedir. Alkol yahut madde
kullanması, kişilik bozuklukları ya da psikiyatrik hastalığı bulunan bireylerde şiddet
uygulama daha çoğunlukla görülmüştür. Şiddet uygulama niçinleri içinde,
engellenme, stress, problemle baş etme hünerinin eksikliği ve düşük öz hürmet da
sayılabilir.
Ülkemizde, 1998 yılında kabul edilen 4320 sayılı Aile’nin Korunmasına Dair
Kanun, eşine şiddet uygulayan kişinin 6 aya kadar meskenden uzaklaştırılması, telefonla
taciz etmemesi üzere cezaların yanında nafaka vermesi üzere kurallar da içermektedir.
Ayrıyeten, şiddete maruz kalan bayanlar için dayanışma, tedbire ve engelleme amaçlı
kurulan dernekler, vakıflar, sivil toplum örgütleri ve bayan sığınma meskenleri mevcuttur.
Bayan Haklarını Muhafaza Derneği, Mor Çatı Bayan Sığınağı Vakfı, AÇEV – Anne
Çocuk Eğitim Vakfı, MAZLUMDER, Aralık Derneği, İstanbul Barosu Bayan Hakları
Uygulama Merkezi, Yeni Tahliller Derneği, bayanın Emeğini Kıymetlendirme Vakfı
bunlardan birkaçıdır.
Son olarak, aile içi şiddetle baş etmek için, mağdurların bunu kabullenerek
sıhhat işçileriyle, derneklerle, sivil toplum örgütleriyle ya da yetkili kişilerle
bağlantıya geçmelidir ve bu tarafta bir çalışma başlatılmalıdır. Unutulmamalıdır ki;
şiddet bir hatadır ve bunun önlenilmesi ve engellenilmesi gerekir.
Sağlıksız bir bağla oyun oynamayın ve SUSMAYIN, DUR DEYİN…